Başkanın Mesajı

Başkanın Mesajı

Öncelikle 6 Şubat 2023 tarihinde 11 ilimizde çok yıkıcı sonuçlar doğuran ve binlerce vatandaşımızı kaybettiğimiz deprem felaketinin ardından derin üzüntü içinde olduğumuzu belirmek istiyorum. Kaybettiğimiz tüm vatandaşlarımıza Allahtan rahmet yakınlarına başsağlığı ve sabırlar diliyorum…

Değerli Ortaklarımız,

2022 yılı başlarında Kovid-19 salgınının daha yönetilebilir hale gelmesiyle normalleşen koşullar yanında, canlanan küresel ekonomide giderek etkisini artıran bir enflasyon görünümü oluşmuştur. Salgın döneminde sağlanan devlet destekleri, gevşek para politikaları, artan likidite ve arz sorunları, küresel düzeyde fiyatların genel seviyesinin yüksek seyretmesine yol açmıştır.

2022 yılının başında gündeme oturan Rusya-Ukrayna Savaşı da toparlanmakta olan küresel ekonomiye ciddi bir tehdit unsuru olmuştur. Savaşla beraber tedarik zincirlerinde sorunlar daha da derinleşmiş, özellikle küresel gıda ve enerji fiyatlarında tarihi zirveler yaşanmıştır. Savaşla birlikte rekor seviyelere çıkan enerji fiyatları başta Avrupa ekonomileri olmak üzere enerji açığı olan tüm ülkeleri yüksek enflasyon ve enerji kısıtlarıyla zor durumda bırakmıştır. Ayrıca, bu süreçte yaşanan ticari gerilimler neticesinde Çin’in küresel üretim merkezi olma konumunun zayıflaması da muhtemel gözükmektedir.

Artan enflasyonist gelişmeler karşısında, başta ABD, Kanada, İngiltere ve Avustralya olmak üzere, Avrupa Birliği’nin de son dönemde katılımıyla gelişmiş ülkelerin ciddi faiz artırımlarına gittikleri görülmektedir. Bu eğilim önümüzdeki dönemde küresel durgunluk beklentilerini artırmaktadır. Söz konusu koşullar altında 2021 yılında yüzde 6,0 oranında büyüyen küresel ekonominin, 2022 yılında yüzde 3,2 büyüme oranıyla nispeten yavaşlayan bir görünüm arz etmesi beklenmektedir. 2021 yılında yüzde 5,2 büyüyen gelişmiş ekonomilerin arz sorunları ve enerji kısıtları nedeniyle iktisadi faaliyette nispi azalışlar kaynaklı olmak üzere IMF tahminlerine göre 2022 yılında yüzde 2,4 ve 2023 yılında yüzde 1,1 oranında büyümeleri beklenmektedir.

2022 yılında küresel ekonomik aktivitedeki yavaşlamaya paralel olarak dünya ticaret hacminde göreceli yavaşlama gerçekleşmiştir. Ticaret hacminin 2022 yılında yüzde 4,3 büyümesi, 2023 yılında ise ivme kaybederek yüzde 2,5 oranında artması öngörülmektedir. Söz konusu gelişmelerle beraber işsizlik oranı gelişmiş ekonomilerde salgın öncesi dönemde yüzde 4,8 iken, 2020 yılında yüzde 6,6 oranına yükselmiş, 2021 yılında ise yüzde 5,6 oranına gerileyerek küresel toparlanmayı sınırlı biçimde yansıtmıştır. Bu ülke grubunda 2022 yılında yüzde 4,5 işsizlik oranı beklenmekte, 2023 yılında olası küresel durgunluğun küresel işsizlik oranında yukarı yönlü baskı yapabileceği ve gelişmiş ülkelerde işsizliğin yüzde 5,0’e yükselmesi öngörülmektedir.

Pandeminin başlangıcında sert bir biçimde gerileyen emtia fiyatları 2021 yılında iktisadi toparlanma ile tarihi yüksek seviyelere çıkmıştır. Ancak küresel durgunluk beklentileri ile yakıt dışı emtiadaki fiyat artışları hız kesmiştir. Nitekim söz konusu emtia grubu fiyatlarının 2021 yılında ortalama yüzde 26,3 artış kaydederken 2022 yılında yüzde 7,3 artış göstermesi beklenmektedir. Rusya-Ukrayna savaşı, gıda ve enerji grubu fiyatlarının yüksek seviyelerde kalmasına neden olmaktadır. Bu çerçevede, artış hızı yavaşlasa da petrol fiyatlarının yıllık olarak 2022 yılında yüzde 41,4 oranında yükselmesi beklenmektedir. Küresel finansal koşulların sıkılaştığı ve Rusya-Ukrayna savaşı ile diğer jeopolitik gerilimlerin devam ettiği bir ortamda, yaşanan belirsizliklerin çeşitli riskleri beslediği değerlendirilmektedir. Küresel düzeyde sıkılaşan para politikaları toplam talebi kısmak suretiyle küresel büyümeyi sınırlandırmaktadır. Ayrıca, Rusya-Ukrayna savaşının etkisiyle hala hissedilir düzeyde olan arz sorunları enflasyonist baskılara neden olmaktadır. Küresel ekonomide sert resesyon ya da yumuşak iniş beklentilerinin hangisinin gerçekleşeceği henüz belirsiz görünmektedir. Aynı zamanda, ABD–Çin eksenli ticaret gerilimleri ve diğer jeopolitik gerilimler ile salgının yeniden güçlü bir şekilde yayılması ya da iklim değişikliği gibi salgın dışı riskler de varlığını korumaktadır.

Sektör Açısından bir değerlendirme yaptığımızda;

2022 sonu itibarıyla Türkiye’nin kurulu gücü 103.809 MW’a ulaşmıştır. Bu gücün %68.19’unu serbest üretim şirketleri, %20 ,22’sini kamu (EÜAŞ ve EÜAŞ’a bağlı), %3,27’sinı özel modelli üretim şirketleri (Yİ, YİD, İHD) ile % 8,32’sini lisanssız üretim şirketleri oluşturmaktadır. Kaynak bazında kurulu gücün %46’sını fosil yakıtlar (Fuel-Oil, Nafta, Motorin, Kömür ve Doğalgaz), %54’ünü ise Yenilenebilir (Biyokütle, Jeotermal, Hidrolik, Rüzgâr, Güneş) kaynaklı üretimler oluşturmaktadır. Arz edilen enerjinin dağılımı ise %58’i fosil yakıt, %42’si yenilenebilir kaynaklardan karşılanmak üzere toplam 324.301 GWh olmuştur.

Enerji sektörü ile alakalı bazı önemli hususlara kısaca değinirsek, 2022 yılında petrol, gaz ve ithal kömür fiyat artışları yıla damgasını vurdu ve vurmaya da devam ediyor diyebiliriz. Elektrik sektöründe referans fiyat olarak kabul edilen Piyasa Takas Fiyat’ı (PTF) 18-21 $cent/kWh düzeyine çıkararak kısa süreli de olsa rekor seviyeleri gördü ve yıl ortalaması da D.Gaz ve İthal Kömürlü üretimlerin ortalamayı yükselten etkisi nedeniyle uzun yıllar sonra 15 $cent/kWh düzeyinde gerçekleşti. Geçen yıl aynı dönemde bu değer 7-8 $cent/kWh seviyesindeydi.

Bu artışların özellikle bizim Akçay, Su ve Tuzla gibi 10 yıllık teşvik süresi biten ve PTF üzerinden sisteme elektrik satan tesislerin gelirlerine ciddi ölçüde olumlu etkileri olmuştur. Ancak bu noktada hemen fiyatlara müdahale gelmiş ve bu tesislerin Mart ayı sonundan itibaren sisteme satışlarına Tavan Fiyat Uygulaması (AUF) getirilmiştir. Böylece PTF değeri 18-21 cent/kWh mertebesine ulaşsa da bu tesislerin satışları ortalamada 7,5-8,5 cent/kWh ile sınırlandırılmış oldu.

Aradaki fark ise, yüksek maliyetli doğalgaz ve İthal kömür santrallarının devrede tutulmasını sağlamak üzere (arz güvenliği) oluşturulan fona aktarılmaya başlandı. Yüksek fiyat gelişimi devam ettiği sürece uygulamanın 6’şar aylık dönemlerle uzatılması gündemde. Bu şekilde aktarılan fonun yıllık 4,5-5 Milyar $ düzeyinde olduğunu da vurgulamak isterim. Serbest olarak adlandırılan Elektrik Piyasasına bu şekilde müdahale tabi ki yatırımcılar için olumlu sinyal olarak algılanmadı ve yıl başından bu yana Türkiye Elektrik Kurulu gücüne %3,99 seviyesinde bir kapasite ilave olurken elektrik tüketim talebi %2,2 seviyesinde düşüş gösterdi. Planlamalarda orta vadede arz sıkıntısı yaşanmaması için 100.000 MW’ı geçen Türkiye Kurulu gücüne her yıl kabaca 3.000-3.500 MW ilave gerekmektedir.

Elektrik Sektörünün Fosil Yakıt (Gaz, kömür vb.) bağımlılığından ve dolayısıyla da yüksek fiyatlı dönemden kısa vadede kolay kolay kurtulması pek mümkün görülmese de son dönemde önü kesilen yenilenebilir kaynaklara dayalı yatırımların tekrar canlandırılabilmesi için acilen yeni tedbir ve düzenlemelere ihtiyaç duyulduğu da bir gerçek. Kapasite artışlarına sınırlı da olsa izin verilmesi, hibrit tesis kurulum izinleri ve depolamalı yenilebilir (RES-GES ağırlıklı) lisans modelleri için lisans taleplerinin toplanması bu tedbirler kapsamında değerlendirilebilir.

EPDK’nın Kasım 2022’de yürürlüğe giren “Depolama Faaliyetleri Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliği” kapsamında müstakil veya yenilenebilir enerji kaynaklı üretimler ile kombine edilmiş depolamalı tesis lisans müracaatlarını kabul etmesi ile 200.000 MWe’a yakın bir seviyede lisans müracaatında bulunulması da yatırımcıların ilgisini göstermesi açısından önemli bir gelişme. Bu müracaatlar arasından yaklaşık 27-28.000 MWe mertebesinde bir kapasitenin ilk etapta kabul edileceği ifade edilse de, değerlendirme sürecinin kesintiye uğrama, iptal olma riski de olasılıklar arasında. Özetle piyasanın bu şekilde gelişimi yenilenebilir kaynaklarla üretim yapan şirketlerimizin mevcut ve ileriye dönük projeksiyonlarda değerini artırıcı ve yeni fırsatlar oluşturabilecek yönde bir etki yarattığını da ifade etmek isterim.

Değerli Ortaklarımız,

Enda Holding bünyesinde 2022 yılında iştirakler ve bağlı ortaklıklar vasıtasıyla 4 HES, 1 JES, 5 RES, santrali olmak üzere toplam 10 tesis 180,1 MWe kurulu güç ile; 221,40 milyon kWh’i (%44,05) hidroelektrik, 41,97 milyon kWh’i (%8,35) jeotermal, 239,27 milyon kWh’i de (%47,60) rüzgâr kaynaklı olmak üzere, 2022 yılında toplam üretimimizi kurak geçen 2021 yılına nazaran %25,67 artışla 502,67 GWh olarak gerçekleştirdik.

YEKDEM’den (yenilenebilir enerji destekleme mekanizması) yararlanmayan Tuzla, Akçay ve Çaygören (Su Enerji) tesislerimiz üretimlerini piyasada oluşan fiyattan sattıkları için gelirlerini özellikle yılın ikinci yarısında başta Tuzla JES olmak üzere önemli ölçüde artırdı. Ayrıca son 1 yıllık dönemde karbon piyasasında oluşan fiyat artışları da azalan üretimle düşen gelirlerin bir bölümünü telafi eder tarzda bize destek oldu. Sonuç olarak; 2022 yıl sonunda 502.672 MWh üretim karşılığı grup bazında 30,5 Milyon USD operasyonel kârlılık (EBITDA-FAVÖK) değerine ulaşmış olduk.

Antalya Organize Sanayi Bölgesinde bulunan Tirenda’ya ait 20.593 m2 tesis arazisinin satışını gerçekleştirdik. Bunun yanında Tire OSB ‘de bulunan 41.770 m2 arazimizin satış çalışmalarını ise uluslararası nitelikli, kurumsal bir emlak firması iş birliği ile devam ettiriyoruz.

Güneş enerjisine dayalı (GES) lisanslı bir tesis kurmak amacıyla Manisa Kula’da 634 dönüm büyüklüğünde bir arazi satın aldık. Yukarıda bahsettiğim depolama kombinasyonlu yenilenebilir lisans müracaatları kapsamında geliştirdiğimiz Kula Depolamalı-GES için; 37,12 MWe/41.656 MWp GES ile 37,12 MWe/44.544 MWh Lityum – İyon bataryalı depolama tesisi ön lisans başvurusunu Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu’na yapmış bulunuyoruz. Aynı depolama kombinasyonlu lisans müracaatları kapsamında, Urla RES sahasında potansiyel olarak değerlendirmeyi bekleyen sahada ilave 29,4 MW (7 adet RES türbin) ve 29,4 MWe/35,28 MWh güç/kapasitede lityum iyon bataryalı Urla Depolamalı-RES lisans müracaatı da yapılmıştır.

Diğer taraftan rüzgâr tesislerimizin kapasite artışları ile ilgili çalışmalarımız devam etmektedir.

Bölgesel kapasite ilanlarına istinaden; Urla RES için; EPDK tarafından uygun bulunan ilave 2 adet türbin (toplam 8,4 MW) ile Mordoğan RES santralimiz için ilave 2 adet (toplam 8,4 MW) türbin kapasite artışlarına yönelik lisans tadillerimiz tamamlanmıştır. İmar planı ve Orman izin süreçleri devam etmektedir. Alaçatı RES santralimiz için 2 adet (toplam 8,4 MW) türbin başvurusuna yönelik Teknik Etkileşim Analizi (TEA) inceleme süreçleri devam etmektedir. Yaylaköy RES santralimiz için de ilave 1 adet türbin başvuru hakkı edinilmiş olup, izin süreçleri devam etmektedir. Depolama kombinasyonlu lisans müracaatları hariç kapasite artışı niteliğindeki mevcut RES kurulu gücüne toplam 29,4 MW’lik ilave ile toplam RES gücümüz 102,4 MWm olacaktır. Urla Depolama kombinasyonlu RES ilavesi mümkün olabilirse de toplam RES kurulu gücünün 131,8 MWm değerine ulaşması mümkün olacaktır.

Ayrıca mevcut tesislerin verimliliğini artırmak üzere geliştirilen Hibrit Güneş (GES) tesis projelerimiz kapsamında; Yaylaköy RES için 6,5 MWp/5,5 MWe ve Alaçatı RES için 4,2 MWp/3,5 MWe güçlerde toplamda 10,7 MWp/9,0 MWe başvuru yapılmış olup izin ve değerlendirme süreçleri devam etmektedir.

Özetlemek gerekirse, herhangi bir beklenmedik durum yaşanmadığı takdirde, önümüzdeki 2-3 yıllık süreçte yukarıda bahsettiğimiz projelerin hayata geçirilmesiyle; öncelikle RES kapasite artışları ile toplam 180,1 MWe olan kurulu güç +29,4 MWe ilavesiyle 209,5 MWe’a (+%16 büyüme), ardından depolamalı müracaatlarımızın kabulü halinde +66,52 MWe ilave ile 276,02 MWe seviyesine çıkabilecektir (+%32 büyüme). Enerji üretimi bazında rakamlara baktığımızda, halen yıllık ortalamada 500 GWh/Yıl olan üretim potansiyelimizin tüm projelerin gerçekleştirilmesi halinde hibrit tesis kurulumları sayesinde %56 büyüme ile 780 GWh/Yıl seviyesine ulaşması mümkün olacaktır. Bu vesileyle tüm bu gelişmelerin şirketimize katacağı değeri bir kez daha vurgulamak isterim.

Son olarak halka arz konusuna değinecek olursak, 2021 yılında ortak sayımızın 500’ü geçmesiyle birlikte SPK’ya gerekli başvuru yapılmış, SPK’nın 11.03.2022 tarihli yazısı ile şirketimiz, “Payları borsada işlem görmeyen halka açık ortaklık” statüsüne kavuşmuştur. Geldiğimiz noktada Halka Arz işlemlerin tamamlanması için SPK’dan esas sözleşme değişiklikleri ile ilgili onay sürecinin tamamlanmasını beklemekteyiz. 2023 yılında da siz değerli ortaklarımız ve çalışanlarımızla birlikte, şirketimizi büyüterek başarılı işlerle hedeflerimize ulaşmayı dileyerek yönetim adına teşekkürlerimi sunuyor, aileniz ve sevdiklerinizle sağlık, huzur ve başarılı günler diliyorum.

Cem Bakioğlu

Yönetim Kurulu Başkanı